30 Ağustos 2010 Pazartesi

Kabak Tava



Gelelim ikinci kabak tarifine, o da Necip Usta'nın. Yerken ustaya saygınız bir kat daha artacak. Çıtır çıtır, kabak bayılmıyor, tüm lezzetini sergileyebiliyor. Deneyin, mutlaka!

Malzemeler:

  • 4 adet orta boy kabak
  • Yarım tatlı kaşığı tuz
  • 1 Türk kahvesi fincanı soğuk süt
  • 1,5 su bardağı un
  • 1 su bardağı sıvıyağ

Hazırlama:

Kabakların kabuklarını kazıyın.

İki ucunu kesip, boyuna bıçak sırtı kalınlığında doğrayın.

Üzerine tuz ve sütü ilave edip karıştırın.

Otuz dakika beklettikten sonra kabakları hiç sıkmadan una bulayıp
kızgın yağın içine atın.

Alt ve üstleri altın sarısı renk alan kabakları sarımsaklı yoğurt ile servis yapın.

29 Ağustos 2010 Pazar

Kabak Mücver



Sevgili Mine'ciğim, Girit Mutfağı'ndan kabaklı lezzetlerini sıralar sıralamaz ben de evde o günü kabak günü ilan ediverdim. Bugün kabak şöleni var evde dedim telefonda sevgilime, güldü.

Çocuklar:

-Yok yok kabak festivali olsun deyip gülüştüler.

Gülüşün siz, ben vazgeçer miyim? Kabak tadı demişim, günahı yok bu sebzenin demişim. Önce bir mücver yapmışım, elimde Necip Usta'mın Türk Mutfak Sanatı kitabı. Öyle ya alasından olsun mücverim, kimse gık demesin. Oldu da! Kabaklı diğer tarif mi? Onu da yarın vereyim artıkım:))

Malzemeler:

  • 500 gr. kabak
  • 2 adet iri kurusoğan
  • 2 yemek kaşığı sıvıyağ
  • 1 su bardağı rende beyaz peynir
  • 1 su bardağı un
  • 4 adet yumurta
  • 2 çay kaşığı tuz
  • Az karabiber
  • Bir bağ kıyılmış dereotu
  • Kızartmak için sıvıyağ

Hazırlama:

Kabak ve soğanları ayrı ayrı kalın rendeden geçirip, ayrı ayrı bezlere koyarak sularını tamamen sıkın.

İki yemek kaşığı sıvıyağı tavada kızdırın. Önce soğanları iki dakika kavurun, sonra kabakları ekleyip yine iki dakika kavurun. Ateşten alıp ılımaya bırakın.

Ilıyan kabakların içine kızartma yağı hariç kalan bütün malzemeyi ilave ederek karıştırın.

Bir tavaya yağı koyup kızdırın.

Hazırladığınız harçtan kaşıkla alarak, başka bir kaşık yardımıyla tavaya aralıklı olarak dökün.

Orta ateşte ikişer dakika alt ve üstlerini kızartıp servis yapın.


27 Ağustos 2010 Cuma

Karamelalı Armut



Taptaze meyveli, hafif, karamelinden bal damlıyor. Öyle güzel , öyle leziz ki. Tarifi de Kotanyi Sofrası'na gönderdim bile. Diğer tariflere de uğrayıp, beşer yıldız yollarsanız ayrıca sevinirim:


Karamelalı Armut için buradan ,

Fesleğenli Şehriye Çorbası için buradan,

Gulaş Çorbası için buradan,

Biftekli Fajitas için buradan


Malzemeler:

  • 4 adet armut
  • 1/2 su bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı su
  • 200 ml. krema
  • 3 yemek kaşığı karamel
  • 4-5 adet Kotanyi tane karanfil
  • 1 adet Kotanyi çubuk tarçın

Servis Yapmak İçin:

  • 100ml. krema
  • Kotanyi değirmen serisi karamel-vanilya karışımı


Hazırlama:

Armutları bütün olarak soyun.

Tencereye toz şeker, baharatlar ve suyu ilave ederek armutlar yumuşayana kadar üç dört dakika pişirin.

Pişen armutları dikkatlice sudan çıkarın.

Yapışmaz yüzeyli küçük bir tavaya krema ve karameli koyup kısık ateşte sürekli karıştırarak pişirin.

Çırpılmış krema üstüne armutları yerleştirip, karamel sos gezdirin, Kotanyi karamel-vanilya karışımı çekip servis yapın.

26 Ağustos 2010 Perşembe

Domates Soslu Acı Biber Turşusu, Nektarin Reçeli ve Diğer Kış Hazırlıkları




Kış hazırlıkları tüm hızıyla devam ediyor.

Patlıcanlar çoktan kurudu, bez torbalarda yerini aldı bile.

Sütçünün getirdiği tazecik, çıtır çıtır sivribiberler tohumlara kadar dilimlendi, iplere dizilip kurutuldu.

Bir kısmı kızartılıp pembe ve lezzetli, etli bahçe domatesleriyle hazırlanmış sarımsaklı sosla kahvaltı soframızda yer aldı.

Taze fasülyeler de dilimlendi, gazete kağıtları üzerinde bir gün güneşte, daha sonrası evde serili olarak kurutuldu. Evde kurutuldu çünkü: rengi yeşil kalsındı.

Şu aralar balkon; dolmalık yeşil ve kırmızı biberleri, çuşkaları misafir etmekte. Gelip gidip aralarını açıyorum, çünkü: daha geç kurur ve küflenmeye daha müsaittir etli biberler. Hatta bu yıl ilk biber salçası denemem de üzeri tül örtülü kurumakta.








Şu aralar balkon; dolmalık yeşil ve kırmızı biberleri, çuşkaları misafir etmekte. Gelip gidip aralarını açıyorum, çünkü: daha geç kurur ve küflenmeye daha müsaittir etli biberler. Hatta bu yıl ilk biber salçası denemem de üzeri tül örtülü kurumakta.


Domates soslu acı biber turşularımız çoktan oldu, bir kavanozu tüketilmeye başlandı. Tezgah üstünde reçellerle birlikte geleneksel pozlarını verdiler. Üç çeşit reçel yaptım demiştim: vişne, kayısı, nektarin. Vişnenin daha sonra iki buçuk, bu hafta da üç liraya çıkan fiyatı yüzünden vakitlice yapmış olmama sevindim doğrusu. Bir kilogram meyveye bir kilogram şeker ölçüsüyle, akşamdan şekere yatırıp, sabah kaynatarak yaptım reçelleri. Yalnız nektarin biraz daha mayhoşca olduğundan bir kilo meyveye bir kilo iki yüz gram şeker hesabıyla kaynattım. Peki sizde ne durumda kış hazırlıkları?

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Gulaş Çorbası



Adı çorba; ama doyurucu, besleyici bir yemek denebilir. Yemek yemeyi bizim kadar seven, çorbasız sofraya oturmayan Macarların dünyaca ünlü çorbası.


Malzemeler:
  • 1 kg. kemiksiz sığır eti
  • 1 kg. patates
  • 3 baş soğan
  • 2 diş sarımsak
  • 3 dolmalık kırmızı biber
  • 2 domates
  • 2 çorba kaşığı Kotanyi toz kırmızı biber
  • 1 litre et suyu (etin kemiği ile hazırlanmış)
  • 80 gr. eritilmiş böbrek yağı veya 100 gr. tereyağı
  • 1 tatlı kaşığı Kotanyi kimyon
  • 2 tatlı kaşığı tuz
  • 3 ölçü csipetke
Servis için:
  • 1/2 su bardağı krema
Sığır etini "Gulaş" büyüklüğünde yani kuşbaşından büyük olarak doğrayın. Soğanları temizleyip ince ince kıyın. Sarımsakları soyun ve dövün. Biberlerin çekirdeklerini çıkarıp ince halkalar halinde doğrayın. Patatesleri soyun ve 1 cm.lik küpler şeklinde kesin. Domatesleri doğrayın. Tencereye böbrek yağını veya tereyağını koyun, eriyince içine kıyılmış soğanları atın ve hafif ateşte biraz çevirin. İçine toz kırmızı biberi ve tuzu ilave edin bir çevirip, eti ekleyin ve birlikte karıştırarak 2-3 dakika kavurun. Üstüne kimyonu ve sarımsakları ilave edin, karıştırıp tencerenin kapağını kapatın. Et suyunu bırakıp tekrar çekinceye kadar zaman zaman tencerenin kapağını açarak karıştırın. Etin suyu çok azalırsa biraz su ilave edebilirsiniz. Etler piştikten sonra tencereye etlerin üzerine patatesleri ilave edip tekrar kavurun. Kemikleri kaynatarak hazırladığınız et suyunu sıcak olarak ekleyin. Gulaş çorbanız kaynamaya başlayınca içine domatesleri ve doğranmış biberleri atıp kısık ateşte patatesler ve etler iyice yumuşayıncaya kadar pişirin. Yalnız patatesler pişince ezilmemeli.
Çorbanızın pişmesinden 10 dakika önce, Csipetke'yi hazırlayın ve hemen ateşten almadan 2-3 dakika önce gulaş çorbanızın içine atın. Csipetke'ler pişip çorbanın suyunun üstüne çıkar. Çorbayı ateşten alıp üstüne kremi ekleyin ve çok sıcak olarak yanında lahana turşusu ve taze ekmek ile servis yapın.

Csipetke "Çorba İçin Küçük Hamur Parçaları"
Malzemeler:
  • 80 gr. un
  • 1 yumurta
  • bir tutam tuz
Hazırlama:
Unla, yumurtayı ve tuzu karıştırıp sert bir hamur yapın. Parmaklarınızı unlayarak hamurdan fındık büyüklüğünde düzgün olmayan parçalar kopartıp önceden hazırladığınız çorbanın içine, çorbayı ateşten almadan hemen önce atın ve 2-3 dakika kaynatın. Csipetke'ler pişince çorbanın üstüne çıkar. Bu şekilde piştikleri anlaşılır. Çorbanızı ateşten alarak sıcak sıcak servis yapın.
Csipetke'nin hamuruna kesinlikle su koymayın.
Csipetke'leri hazırlamış olduğunuz etli çorbalara, sığır ve koyun etiyle yaptığınız yahnilere yemeğinizi ateşten almadan 2-3 dakika önce hazırlayarak ilave edebilirsiniz.

24 Ağustos 2010 Salı

Fesleğenli Şehriye Çorbası


İnsanlık tarihimizde önemli yeri var baharatların. Yüzyıllar boyunca tüm dünyaya lezzet ve şifa dağıtmış. Coğrafi keşiflere, hatta savaşlara sebep olmuş. Adıyla ticaret ağları kurulmuş; gemiler, kervanlar taşımış bu değerli yükü. Bahartla bir tanışan bir daha vazegeçememiş. Sofralarımızda alışkın olup, sürekli kullandığımız baharatlar birden ortadan kaybolsa diye düşündüm de tadım tuzum kaçtı doğrusu.

Macaristan merkezli Kotanyi firması Eylül 2009'dan beri Türkiye pazarında. Satışa sunduğu 66 çeşit baharat ve karışımın listesini bizlere yollayarak, isteklerimizi evlerimize kadar ulaştırdı. Şimdi ürünleri bir bir denemekteyiz. Yarışma için yaptığım biftekli fajitasda kullandığım ızgara et karışımı içeriğindeki kişniş ile yemeğin beklenen aromasını karşıladı diyebilirim.

Bugün tarifini vereceğim fesleğenli çorbada ise değirmen serisinden İtalyan otları ve tuzlu chili kırmızı biberini kullandım. İtalyan otları karışımında iyotlu deniz tuzu, biberiye, kekik, kırmızı toz biber, pembe böğürtlen, sater, fesleğen ve tarhun otu bulunuyor. Çorbanın tadını siz düşünün artık. Aşırı baharattan hoşlanmadığım için, baharat oranına dikkat ettim, içeriğinde tuz da bulunduğu için yemeğin tadına bakarak ayarlamak gerekiyor.

Bu arada yarışma için oylama devam ediyor, sayfanın en altından beş yıldız yollayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • Bir Türk kahvesi fincanı zeytinyağı
  • 2 Türk kahvesi fincanı un
  • Bir büyük domatesin rendesi
  • Bir yemek kaşığı domates salçası
  • 2 Tük kahvesi fincanı tel şehriye
  • Bir su bardağı tavuk suyu
  • Su
  • Kotanyi tuzlu chili biberi
  • Kotanyi İtalyan otları

Hazırlama:

Yapışmaz yüzeyli bir tavada kısık ateşte unu kokusu çıkıncaya kadar kavurun.

Başka bir tencerede domates rendesi ve salçayı zeytinyağında pişirin. Tavuk suyu ve su ekleyin.

Kavrulmuş una henüz soğuk olan çorbanın suyundan ekleyerek karıştırın, pürüzsüz koyu bir

bulamaç olmasını sağlayın.

Suyla açtığınız unu çorbaya ekleyip, kaynamasını bekleyin.

Eklediğinizde çorbanın kıvamı çok sulu olmasın, biraz koyuca ayran gibi olsun.

Kaynayan çorbaya tel şehriyeleri ekleyip, kısık ateşte pişmeye bırakın.

Tel şehriyeler pişip, çorba kıvamını aldığında, koyu ise sıcak su ekleyebilirsiniz.


Baharat ve tuzunu ekleyediğiniz çorbayı sıcak sıcak servis yapabilirsiniz.

Afiyetle...

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Biftekli Fajitas


Baharat dedim, Tek-Mex dedim dünden. İşte biftekli fajitas. Kotanyi Yemek Yarışmasında beş yıldızlı oylarınızı bekliyorum.

Biftekli Fajitas


  • 750 gr. biftek
  • 2 büyük kurusoğan
  • 2 adet yeşil dolmalık biber
  • 2 adet kırmızı biber
  • Zeytinyağı
  • 4 iri diş sarımsak
  • Kotanyi deniz tuzu
  • Kotanyi chili kırmızı biber
  • 2 yemek kaşığı Kotanyi et ızgara için marine harcı

Hazırlama:

Bifteği şeritler halinde kesin.

Düdüklüde üzerini geçecek kadar sıcak suyla yirmi dakika haşlayın.

Etler pişince, derin bir tavaya zeytinyağı koyun.

Kızgın yağa piyazlık doğranmış soğanları atıp yüksek ateşte hafifçe sarartın.

Ocağın altını kısmadan etleri ve biberleri de atıp soteleyin.

İnce doğranmış sarımsakları, çok az deniz tuzunu, chili biberi ve et ızgara harcını ekleyip bir dakika sonra ateşten alın.

Pişen etleri ılık buğday tortillanın arasına sarıp, salsa dip ve süzme yoğurt ile servis yapın.

Salsa Dip İçin:

  • Kurusoğan
  • Acı sivribiber
  • Domates
  • Kotanyi chili biberi
  • Zeytinyağı

Hazırlama:

İnce yemeklik doğranmış soğanları zeytinyağında sarartın.

İnce ince doğradığınız domatesleri de ekleyip yüksek ateşte soteleyin.

Üzerine Kotanyi tuzlu chili biberini değirmenden çekin.

Salsa dip sosunuz hazırdır.

Buğday Tortilla İçin:
  • 4 su bardağı un
  • 2 su bardağı su
  • 1 tatlı kaşığı Kotanyi deniz tuzu


Hazırlama:


Un, tuz ve su ile kulak memesinden katı bir hamur yoğurun.

Hamurun üzerini örterek on beş dakika dinlendirin.

Hamuru cevizden büyük on altı eş bezeye ayırın.

Unladığınız tezgahta açın.

Kızgın, yapışmaz yüzeyli bir tavada önlü arkalı pişirin.

22 Ağustos 2010 Pazar

Haşhaşlı Cevizli Bisküviler



Her gün yeni bir tarif koymak zor iş. Bu yetmezmiş gibi araya başka dertler de katıyorum.

Tuzlu sevenler için bir bisküvi tarifi verip, mutfağa döneyim.

İpucu: baharat, Tex- Mex...


Malzemeler:


  • 1 su bardağı sıvıyağ
  • 125 gr oda ısısında tereyağı
  • 1 yumurta
  • 1 su bardağı yoğurt
  • 1 paket kabartma tozu
  • 2 çay kaşığı tuz
  • 1 türk kahve fincanı dövülmüş ceviz
  • 1 türk kahve fincanı haşhaş tohumu
  • 2 çay kaşığı toz şeker
  • Aldığı kadar un


Hazırlama:

Derin bir kabta yağları, yoğurdu ve yumurta akını karıştırın

Başka bir kapta toz şeker, tuz, kabartma tozu,ceviz ve haşhaş tohumunu karıştırın.

Bunu da yumurtalı karışıma ekleyin.

Aldığı kadar un ile kulak memesi yumuşaklığında bir hamur yoğurun.

Merdane ile 1 cm. kalınlığında açın, kalıplarla kesin.

Yağlı kağıt serdiğiniz tepsiye dizin, üzerlerine yumurta sarısı sürün.

Önceden ısıtılmış 150 derece fırında üzeri kızarana dek pişirin.

21 Ağustos 2010 Cumartesi

Kızarmış Peynirli Börekler


Hamurla oynaşmaya devam ediyoruz. Cücüklere kahvaltı için yapılmalı, hamurunda çiğbörek gibi yoğurt olduğundan yağ çekmiyor. Dilediğiniz içle hazırlayabilirsiniz, bana sorarsanız yağda kızaran böreğe en iyi peynirli iç gidiyor. Peki size sorsam?

Malzemeler:

Hamur İçin:

  • 3 su bardağı un
  • 1,5 su bardağı yoğurt
  • 1 çay kaşığı karbonat
  • 1 çay kaşığı tuz

İç Malzeme:

  • Beyaz peynir
  • Maydonoz

Kızartmak İçin:

  • Sıvıyağ

Hazırlama:

Unu derin bir kaba alıp ortasını açın. Yoğurt, tuz ve karbonatı ilave edip kulak memesi kıvamında bir hamur yoğurun.

Üzerini bir bezle örtüp, on dakika dinlendirin.

Hamuru iki bezeye bölün.

Her iki bezeyi de düz bir zeminde hafifçe unlayarak bıçak sırtı kalınlığında açın.

Açtığınız yufkanın birine peynirli harçtan beşer santim aralıklarla pay edin.

Diğer yufkayı üzerine kapatıp, peynirli kısımları küçük bir bardak yardımıyla kesip çıkarın.

Kızdırılmış, bolca sıvıyağda kızartıp servis yapın.

Afiyet olsun.


20 Ağustos 2010 Cuma

Domatesli Kremalı Papardelle


Bu yaz neredeyse haftada bir makarna yaptım. Ev halkı taze eriştenin daha lezzetli olduğunda ısrarlı, bu yüzden kış için erişte kesmeye de niyetimiz yok. Geçen yıldan kalan eriştemiz çorbalara yetecektir.

Hamurumu yoğurup oynaşıyorum, gönlüm nasıl çekerse öyle kesiyorum, biraz ince şeritler halinde taglietelle oluyor, biraz kalınlaştırınca papardelle. Gönlüm çekiyor, mantı yapıyorum, gönlüm çekiyor, kare, üçgen. Sonra dilediğimiz sosla buluşuyor. Sadece tereyağ ve peynirli, az sarımsak, az maydonoz dokunmuşu en sevdiğim. Sarımsaklı yoğurt üstüne cızz etmiş tozbiber, nane sosu ferahlığımız. Zor değil, oynaşın hamurla, yırtılsın, kalın olsun, ince olsun sorun yok. Birkaç deneme sonrasında güzelleşecek, herkeslere göstermek isteyeceksiniz.

Hamurdan korkma dedi annem, o senden korksun.

Malzemeler:

Papardelle Hamuru İçin:
  • 3 su bardağı un
  • 2 adet yumurta
  • 3 yumurtanın sarısı
  • 1/2 çay kaşığı tuz
  • 1/2 yemek kaşığı zeytinyağı
  • 2-3 yemek kaşığı su
Sos İçin
  • Beş altı sap yeşil soğan
  • 250 gr cherry domates
  • Üç iri diş sarımsak
  • Bir adet dolmalık kırmızı biber
  • 200 ml. krema
  • Az tuz
  • Kaşar peyniri
  • Zeytinyağı


Hazırlama:

Unu ve tuzu eleyin. Yumurta ve yumurta sarılarını zeytinyağı ile çırpın. Unun ortasını havuz gibi açın, ortasına yumurta, su ve zeytinayğını dökün. Parmaklarınızla ortadaki malzemeyi una yedirin. Sonra sıkı, pürüzsüz ve ipeksi bir dokuya kavuşana kadar hamuru yoğurun. Üzerine nemli bir bez örtüp on beş fakika dinlendirin.

Dinlenen erişte hamurunu beş bezeye ayırın. Her bezeyi unlayarak oklava ile bıçak sırtı kalınlığında açın. Sonra açtığınız yufkanın üzerini bolca unlayın, rulo şeklinde sarın. Ruloyu bıçakla yarım santim genişliğinde eşit olarak dilimleyin. Her dilimi bir ucundan tutup çektiğinizde papardelle erişteniz hazırdır.

Sos için ısıttığınız zeytinyağında sebzeleri yeşil soğan sarımsak, biber ve domates sıralamasına uyarak diri kalacak şekilde soteleyin. En son tuz ve kremayı katın, rendelenmiş kaşar peynirini de serpip şöyle birçevirin.

Bol kaynar suda pişirdiğiniz erişteleri sosla buluşturun. Üzerine ince kıyılmış maydonoz serpip servis yapabilirsiniz, afiyet olsun.

19 Ağustos 2010 Perşembe

Peynirli Kiş (Quıche au Fromage)


Ramazan boyunca her gün bir tarif vermeye devam ediyoruz. Sevgili Ayşem, pate brisee hamuru ile tart tabanlarını dünden hazır etti. Bugün doldurmasını bekliyoruz. Ben tuzluyla doldurmuştum hatırlarsanız. Necip Usta'nın tarifiyle;
Malzemeler:

Taban İçin Pate Brisee Hamuru:
  • 250 gr un
  • 125 gr tereyağ
  • 7 yemek kaşığı çok soğuk süt veya su
  • 1/2 tatlı kaşığı tuz
  • Bir çimdik toz şeker

Harç İçin:

  • 625 gr süt (varsa yarısı süt, yarısı krema)
  • 200 gr rende kaşar peyniri
  • 4 adet yumurta
  • Yarım çay kaşığı tuz
  • Bir çimdik karabiber
  • Yarım çay kaşığı muskat rendesi

Hazırlama:

Taban için un, tuz, şeker ve tereyağını avucunuzun içi ile birkaç dakika yoğurmadan ovalayarak küçük taneli hale getirin. Sonra ortasını havuz gibi açın, sütü ilave edip iki üç dakika yoğurun. Fazla yoğurmayın, avucunuzun ısısını hamura vermeyin, zaten hemen toparlandığını göreceksiniz. Üzerini örtüp on beş dakika dinlendirin.

Dinlenen hamuru hafif unlayarak yirmi dört santimetre çapındaki tart kalıbına göre açın. Kalıbınız teflonsa yağlamanıza gerek yoktur. Açtığınız hamuru kalıba düzgünce yayın, üzerine çırparak hazırladığınız peynirli harcı dökün. Önceden ısıtılmış 160 derece fırında pişirin. Üzeri erken kızarırsa folyoyla kapatıp, hem taban hamurunun hem de peynirli dolgunun iyice pişmesini sağlayın. Fırından çıkardığınız kişi soğumadan tüketin.



18 Ağustos 2010 Çarşamba

Kayısılı Parfe



Lakırdısız gönderiler devam ediyor, her gün.
Tuhafıma gitmiyor değil, ekle tarifi çık. Ama böyle, zihnim tatil yapıyor, zorlamıyorum, bayrama kadar.
Malzemeler:
  • 3 su bardağı krema
  • 1 adet yumurta
  • 1 su bardağı toz şeker
  • 1 paket şekerli vanilin
  • 5 yumurta sarısı

İçi İçin:

  • 250 gr kayısı
  • 1 su bardağı toz şeker

Hazırlama:

Kremayı vanilin , yarım su bardağı toz şeker ve bir fiske tuzla karıştırın. Hafif ısıtıp ocaktan alın.

Yumurta, yumurta sarısı, yarım su bardağı şekeri ısıtılmış kremaya karıştırın. Karışımın bulunduğu kaseyi buz dolu bir kaba oturtup, iki dakika mikserle çırpın.

Parfeyi bir kalıba döküp iki saat buzlukta bekletin.

Bu arada kayısıların çekirdeklerini çıkarın. Şekerle karıştırıp kısık ateşte yumuşayana kadar üç-dört dakika pişirin.

Ateşten alıp püre haline getirin. Püre soğuduktan sonra krema torbasına ya da ucunu küçük kestiğiniz temiz bir poşet koyun.

Yumurtali kremayı dondurucudan çıkarıp krema kıvamını alıncaya kadar mikserle çırpın.

Kremanın üçte birini kalıba döküp üzerine kayısı püresinden toplar sıkın. Üzerine kalan kremanın yarısını yayıp tekrar kayısı püresi sıkın.

Üzerini kalan krema ile kaplayın. Kalıbın üzerini folyo ile kapatıp dondurucuda en az beş saat bekletin.



17 Ağustos 2010 Salı

Erik ve Vişneli Crumble


Erik bir de vişneyle birleşti, crumble oldu. Soğutmadan yemeli, öyle güzel ki!


Malzemeler: Hamur İçin:

  • 125 gr tereyağ
  • 4 yemek kaşığı toz şeker
  • 11 tepeleme yemek kaşığı un

Meyveli Harç İçin:

  • Bir küçük kase kırmızı erik
  • Bir küçük kase vişne
  • 1/2 su bardağı toz şeker
  • 1/2 limonun suyu

Hazırlama:

Erik ve vişnelerin çekirdeklerini çıkarın, erikleri dörder parçaya bölün. Meyveleri kalın tabanlı bir tencereye koyup üzerlerine toz şeker ve limon suyunu ekleyip ocağa koyun. Kaynayınca çok kısık ateşte kapağı kapalı olarak üç dakika pişirin.

Meyveli harç soğurken siz kırıntılı hamuru hazırlayın. Soğuk tereyağ, şeker ve unu parmak uçlarınızla, yoğurmadan birbirine yedirin.

Fırın kabına önce meyveli harcı, üzerine kırıntılı hamuru eşit şekilde yayın, sakın bastırmayın. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında üzeri kızarana kadar pişirin. İlk sıcağı çıktığında yanında kaymaklı dondurma ile servis yapın.

16 Ağustos 2010 Pazartesi

Erik Kiraz Sorbe (Plum and Cherry Sorbet)


Tuz Biber Dergisi Ağustos sayısı için hazırladığım tariflere geçelim diyorum artık. Kapaktaki fotoğraf, erik ve kiraz sorbe ile başlayalım. Kirazın bol olduğu vakitlerde yapmıştım, çikolatalı sorbeyi anlatırken de söylemiştim hani taa Ağustos'ta vereceğim tarifini diye. Erik ve kiraz, mayhoş, serin, kaşık kaşık...


Malzemeler:

  • 5 adet iri kırmızı erik
  • 2 adet iri sarı erik
  • 1 avuç kiraz
  • 1/2 çay bardağı su
  • 1,5 su bardağı sıcak su
  • 1 su bardağı toz şeker

Hazırlama:

Çekirdekleri çıkarılmış erik ve kirazları yarım çaybardağı su ile kısık ateşte dört-beş dakika pişirin.

Pişen meyveleri blendır yardımıyla püre haline getirin.

1,5 su bardağı sıcak suya toz şekeri katıp eritin.

Şekerli suyu püreye katıp yedirin.

Karışımı bir kaba boşaltıp dondurucuya koyun.

Bir gece dondurucuda bekleyen sorbeyi afiyetle tüketin.


15 Ağustos 2010 Pazar

Ramazan'da Her Güne Bir Tarif: Arnavut Ciğeri


Haftada bir bilemedin iki tarifi zor eklerken Peçete'nin Ramazan boyunca her güne bir tarif çağrısına ilgisiz kalamadım. Bugünden itibaren Narince'de de her gün yeni bir tarif olacak. Öyle uzun uzadıya sohbetler eksik kalacak muhtemelen, ama her gün buluşacağız iyi değil mi?

İlk olarak ciğer kebaptan kalanlarla yaptığım arnavut ciğeri ile başlayalım.

Malzemeler:
  • Bir adet ciğer
  • Bir demet maydonoz
  • 5 yemek kaşığı un
  • Tuz
  • Toz kırmızı biber
  • Kızartmak için sıvıyağ

Hazırlama:

Düz bir yüzeyde bıçağın ucuyla ciğerin üzerindeki zarı soyun.

Parmak genişliğinde bantlara kesip kuşbaşı (fındık büyüklüğünde) doğrayın.

Yemeğe yarım saat kala unlayın.

Bir tavaya bolca sıvıyağ koyup kızdırın.

Unladığınız ciğerlerin fazlasını silkeleyerek kızgın yağa atın.

Ciğerlere sertleşinceye kadar dokunmayın.

Sonra kevgirle karıştırarak kurutmadan kızartın.

Derin bir kaba alıp, hemen tuz ve kırmızı biber serpip ağzını kapatın.

Sonra piyaz doğranmış kurusoğan ve maydonozla birlikte servis yapın.

13 Ağustos 2010 Cuma

Ciğer : Kavurma, Kebap Yazmış, Sıcakmış...



Sakatata ve en çok da ciğere olan takıntımı duymayan kalmadı sanırım. Geçenlerde Vedat Milor tam da uyku öncesi gözlerimizin önünde ciğer kebap yiyince evcek kendimizden geçtik. Ertesi güne ille de ciğer kebap yemek için sözleştik.


Aynı hikaye, ben lavaş yapacaktım, ezme ve soğan salata, babamız şişlere tek tek dizecekti ciğerleri. Hazırlanması saatler alsa da değerdi, kimyon kokulu akşam için. Kuzu ciğeri bulamayınca bütün hayallerimiz suya düşüverdi haliyle. Biz de bulduğumuz dana ciğerini kavurarak avunduk artık. Kuyruk doğradım biraz, kuyruklar yağını bırakınca doğranmış ciğerleri ekledim, bu arada ocağın altı harlı yanıyor. Ciğerlerin rengi döner dönmez altını iyice kısıp pişmeye bıraktım. Suyunu çekmesine yakın ciğerler de pişmek üzeredir zaten. Piyazlık doğranmış kurusoğanları ekleyip yine kısık ateşte soğanlar karamelize olup, ikisinin tadı bütünleşinceye kadar pişirmeye devam ettim. En son tuzunu da ayarlayıp aldım ocaktan. Kimileri domates, biber, hatta salça da katar ama bence böyle daha güzel oluyor ciğer kavurma. O zaman sote olur, sulu, karabiberli yerim ayırdetmem ama, kavurma dediğin sade olur.
Peki sade bir kavurmayla oturur muyuz oturduğumuz yerde? Olmaz! Daha detaylı bir aramayla kuzu ciğeri bulundu. Artıkım kuzu toklu muydu, değil miydi seçme şansımız yok, dondurucuya girmemiş olması yeterliydi. Her zamanki seremoniyle hazırlanan ciğer kebaplardan size sunabildiğim yine klasik fotoğraf (yarısı et, yarısı ciğerdir) kusura bakmayın.


9 Ağustos 2010 Pazartesi

Sıcağa Karşı Limonata, Vişne Komposto, Karpuz Sorbe bir de Üzüm


Sıcaklardan şikayet edecektim bugün. Sıcağa karşı ucuz ve serin önerilerim olacaktı. Hazır vişne bol ve ucuzken, kaynatıp kompostosunu tüketelim diyecektim. Diyecektim de vişnenin kilosunun bir liradan iki buçuk liraya fırladığını gördüm de şaşırdım, kızdım. (Ben Ramazan'a bağladım ya siz ?)

Karpuz sorbe yapın diyecektim; suyunu sıkıp dondurun, sonra da dondurma kaşığıyla kazıyarak sunun, çocuklar pipetle hüpürdetsinler.
Limonata tarifi verecektim bir de: serin, ferah, naneli. Bi de yanına kurabiye yapın, akşamüstü.

Malzemeler:
  • 9 adet limon
  • 2 su bardağı toz şeker
  • 2 litre ılık su
  • Taze nane
  • Yarım metre tülbent

Hazırlama

İyice yıkadığınız limonları kurulayın, rendenin iri tarafıyla rendeleyin. ( Kabuklar rengini verecekler.) Rende kabukları derin bir kaba alıp kapağını kapatın. Üzerine bir bardak şekeri katıp yoğurun. Bu arada kabukları rendelenmiş limonları tavla zarı şeklinde doğrayın, kabuklara katın. Kalan şekeri de serpip, kapağı kapalı olarak, oda sıcaklığında üç saaat bekletin.
Bu sürenin sonunda geniş bir kabın üzerine tülbenti gerin. Bekleyen limon şeker karışımını parça parça tülbentin arasına alıp sıkın, suyunu çıkarın. Elde ettiğiniz konsantreye oda ısısındaki suyu katıp, biraz da taze nane yaprakları ekleyerek buzdolabına kaldırın. Yeterince soğuduğunda şekerini, su oranını kontrol ederek servis yapabilirsiniz.

Bizim çocuklar buzdolabının önünde fare olmuşlar diyecektim ki şu minik kedi hayatımızın ortasına dalıverdi.

Bütün gece miyavlayınca, çocuklar sabahı zor ettiler. Arayıp buldular, nasıl oldu bilmiyorum kabul ediverdim eve almayı. Çocuklar ne zaman eve kedi ya da köpek almaktan söz açsalar:

-İki kedim var zaten, üçüncüye bakamam deyip geçiştirirdim.

Sanırım lacivert gözlere dayanamadım. Bütün işi gücü bırakıp yıkadım, temizledim. Öyle narin ki, iki gün hapşırdı. Cücükler kızar bir yandan:

-Çok yıkadın hasta ettin işte!

Ayakta durmayı bile beceremiyordu, en fazla dört haftalık, dişleri yeni çıkmış daha. İnek sütü içiyor, biraz yumurta sarısı biraz da şeker katıyoruz. İlk günden çişini nereye yapacağını öğrendi, sütünün yerini de biliyor.
Geldiğinde ufak bir sese korkarak uyanıyor, hızlı ve kesik soluk alıyor, ürkek gözlerle bakıyordu bize. Bugün üçüncü günü, ilk kakasını yaptı alkışlarımızla. Neredeyse günün tamamını uyuyarak geçiriyor. Kucakta, koltukta, ne sese aldırıyor, ne de çocukların uyandırma çabalarına. Rahat uyuyor, kaygısız, huzur içinde.
Toparladı hem, tüyleri parladı, oyuncu bi şey olacak, sokuluyor koynuma, belli belirsiz hırlıyor.

Adı mı ?Umut'un önerisiyle Üzüm oldu. Çok yaşa Üzüm!

5 Ağustos 2010 Perşembe

Tuz Biber Dergisi Ağustos Konuğu Narince


Tuz Biber Dergisi Ağustos konuğu Narince. Sevgili Yasemin ile gerçekleştirdiğimiz sohbeti,

yepisyeni beş tarifimi okumak isterseniz: buyrun Tuz Biber'e.

1 Ağustos 2010 Pazar

Patlıcanlı Pilav, Patlıcan Kurutma, Cacık vs. vs.


Her yerde patlıcan görüyorum sanki. Geçen yıl az geldi, bu sene on beş kilo kurutacağım deyip, pazardan bir koli patlıcanı olduğu gibi alıp eve getirirsen yirmi bir kiloluk patlıcan yığınıyla bakışır durursun böyle. Yaşlanıyorum üstelik; eskiden bir günde yaptığım işi iki günde ancak yapar olmuşum. Yap yap bitmiyor, azalmıyor patlıcan. Eş parçalara dilimle, içlerini oy, tuzlu suya at. Sonra yıka, yorgan iğnesiyle diz iplere, bağla balkonlara.


Bir de yiyip tadına bakmalı bu çizgili güzellerin. Yaz sıcağında yapılsa yapılsa patlıcanlı bir pilav yapılır, yanında soğuk cacıkla. Bir su bardağı pirinç sıcak suyla ıslanır. İki patlıcan alaca soyulur, küp doğranır, tuzlu suda bekletilir. Acısı çıkınca tekrar yıkanan patlıcanlar temiz bir bez arasında iyice kurulanır. Bolca kızgın sıvıyağda kızartılır, kağıt havlu üzerine çıkarılır.

Pilav tenceresinde biraz zeytinyağında yemeklik doğranmış bir baş kuru soğan sarartılır. Bir acı sivri biber doğranır, bir domates rende olarak, bir domates de kabuğu soyulup küp doğranmış olarak katılır. Hepsi bir kaç dakika kavrulur. Suyu iyice süzülen pirinçler de katılıp iki dakika daha kavrulur ve birazı et suyu olmak üzere kaynar su verilir. Kızarmış patlıcanlar, tuz ve beyaz biber eklenir. Fokurdayınca altı kısılır, pişmeye bırakılır. Pişen pilav on beş yirmi dakika dinlendikten sonra yenilebilir.


Yanına en güzel cacık gider tabii. Cacık soğuk olmalı, yoğurdun yarısı süzme yoğurt, yarısı da ev yoğurdu olmalı, sarımsağı bol, kıvamı koyu. Sütçüden alınmış köy salatalığı rendelenmez ince ince doğranır, taze nane, bol dereotu, biraz kuru nane, birkaç damla da limon suyu. Üzerine de zeytinyağı gezdirmek şarttır hani...


LinkWithin

Blog Widget by LinkWithin