29 Nisan 2011 Cuma

Üfelek (Labada) Sarması



Yaz gelse; önce kirazlar, çilekler çıksa. Çileğin mis kokusuna, kirazın iri etli olanlarına doysak. Çocukların elleri, ağızları kırmızıya boyansa. Karpuzlar çıksa, pazardaki satıcının dilinde kurabiyeeee ... Karpuz ekmekle karnımı doyursam, belki siz peynir de alırsınız yanına. Ben istemem, sade karpuz ve ekmek. Üzüm ve ekmekle de doyurablirim karnımı. Domates ve peynirle hele! Balkondan kopardığım yeşil soğanları yıkayıp ekmeğimin arasına sersem, domatesleri de yanına. Üzerlerinde dolaşsın kaya tuzunu bulanmış parmaklarım.

Kahvaltıda Ezine peyniri, domates, fesleğen ve zeytinyağı birleşse. Menemene bansam ekmeğimi, çayım sıcak olsa. Sıcaktan şikayet etsem, akşam yemeklerini salatayla, yoğurtlu makarnayla geçiştirsek.

Ayşesu patlıcan sayıklıyor. Közlenmiş olacakmış, odun ateşinde. Domates, biber ve küçüğünden kurusoğanlar da pişecek yanında. Annesinin lavaşlarının arasına saracak, tuzlayacak, zeytinyağı dökecek. Soğuk ayranla birlikte, doymak istemeyecek, daha çok yemek isteyecek. Yaz sıcak olsa, ağır olsa, ama ben kızarmış patlıcandan şikayet etmesem. Patlıcanlı pilav yapsam, oturtma, musakka... Yanından soğuk ve bol dereotlu cacığı eksik etmesem.

Cumaları uğrayan süzme yoğurdumu satın aldığım amcanın getirdiği otlar az kaldı diyor. Bak yağmurların bereketi otlar burada, az kaldı yaza. Mancar vardı, bir çuval da üfelek. Hemen üfeleğe sarıldım. Daha irileşmemiş yaprakları, bu yüzden ikisini üçünü bira raya getirip ancak adam edebiliyorsun. Ama dert değil, uğraşırız! Üfeleği sarmanın başka zorluğu da narin bir ot olması. Öyle başka dolmalar gibi suda haşlamaya gelmez. Temizleyip yıkayınca kaynar suyu şöyle bir gezdirip yumuşatacaksın sadece; dağılır yoksa içi pişene kadar. Sıcak sudan hemen çıkarıp buz gibi soğuk suya bırakacaksın. Sonra bol soğanlı, maydonozlu, dereotlu, naneli, karabiberli bir iç kavurup istersen kıyma katacaksın. Kıyma katmadıysan pişirirken et suyu katmalı, daha bir güzel olur. Sarıp da dizdiysen tencereye, az suyla kısık ateşte tıkırdasın bırak da. Çabuk pişer zaten, dinlendir biraz. Sonra üzerine dök sarımsaklı yoğurdu...



27 Nisan 2011 Çarşamba

Renkli Biberler İçinde Fesleğenli Domatesli Fırın Pipette




Yarışmanın son haftasındaki (aynı zamanda elendiğim) tarifim çok kısa sürede hazırlayabileceğiniz bir yemek. Sürece çocukları da dahil ederek eğlencenin dozajını arttırabileceğiniz, renkleriyle sofranızı, lezzetiyle damaklarınızı şenlendirecek bir makarna tarifi. Ellerinize sinmiş fesleğen kokusu da cabası...

Malzemeler:

8 adet renkli dolmalık biber
2 su bardağı pipette (bukle) makarna
1/2 çay bardağı zeytinyağı
10-12 adet cherry domates
2 dal taze fesleğen
4-5 diş sarımsak
2 yemek kaşığı tepeleme çam fıstığı
100 gr eski kaşar
Tuz, beyaz biber


Hazırlama:

Makarnayı zeytinyağı ve tuz ilavesiyle kaynar suda sekiz dakika haşlayın. ( Makarna diri kalacak, tam pişmeyecek.)

Fırını 220 dereceye ayarlayın.

Siz bu arada dolmalık biberlerin ağzını keskin bir bıçak yardımıyla dikkatlice açın.

Biberlerin içlerindeki beyaz kısımları ve tohumlarını temizleyip, yıkayın.

Fırın kabınıza dik duracak ve ağız kısımları yukarı bakacak şekilde yerleştirin.

Eğer dik durmayan biber varsa, alttan delmeden keserek düzeltin.

Haşlanan makarnaların suyunu süzün.

İrice doğradığınız sarımsak, fesleğen ve çam fıstıklarını, dörde böldüğünüz domatesleri, zeytinyağını, tuz ve beyaz karabiberini, rendelenmiş eski kaşarı katıp malzemeleri birbiriyle kaynaştırın.

Hazırladığınız karışımı biberlerin içine pay edin, çıkardığınız kapakları üzerlerine kapatın.

Biberlerin üst ve yan taraflarına fırça yardımıyla zeytinyağı sürün, sıcak fırına verin.

Biberlerin yüzeyleri buruşup baloncuklar çıkarana kadar yaklaşık on dakika pişirin, fırından çıkarın.

Sıcak sıcak servis yapın, afiyetle...


25 Nisan 2011 Pazartesi

Et Tajin ( Safranlı Kuskus ve Muhammara Eşliğinde )





Sürpriz temalı ikinci haftaya et tajin ile katılmıştım. Uzakların egzotik baharatlarının kokusunu taşıyan et tajin, muhammara ve safranlı pilavla aynı tabaktaydı. Şiir tadında tarifi şurada olan muhammara için lavaşlardan cips yapmıştım.

Et Tajin İçin

Malzemeler:

  • 500gr kemiksiz koyun eti
  • 3 adet küçük boy kurusoğan
  • 2 adet orta boy havuç
  • Bir küp şeker büyüklüğünde taze zencefil
  • 2 tatlı kaşığı toz kırmızı biber
  • 1 çay kaşığı kişniş tohumu
  • 4-5 diş sarımsak
  • 2 yemek kaşığı sıvıyağ
  • Sıcak su
  • Tuz

Hazırlama:

Taze zencefil, toz kırmızı biber ve dövülmüş kişniş tohumu ile eti harmanlayıp en az üç dört saat dinlendirin.

Toprak güveci ocağa koyup kızdırın.

Sıvıyağı koyup kızmasını bekleyin.

Yağ kızdığında etleri ekleyip kabuk bağlayana kadar kızartın.

Böylece suyunu ve lezzetini içine hapsettiğiniz eti, ağzı kapalı olarak kendi suyunda, çok kısık ateşte pişmeye bırakın.

Ağzını sık sık açmamak kaydıyla, etler suyunu çektiğinde havuç, bütün soğan ve sarımsakları ekleyin bir iki dakika kavurun.

Etlerin üzerini biraz geçecek kadar sıcak su ve tuz ekleyin.

Yine ağzını kapatıp çok kısık ateşte etler iyice yumuşayana kadar pişirin.

(Arada suyunu kontrol edin, etler hala pişmemiş ve suyu kalmamışsa yine sıcak su ekleyebilirsiniz.)



Safranlı Kuskus Pilavı İçin

Malzemeler:

  • 1 su bardağı kuskus
  • 2,5 su bardağı sıcak su
  • Bir tutam safran
  • 2 yemek kaşığı zeytinyağı

Hazırlama:

Suyu kaynatın, safranı içine atın.

Safranla rengi sararan suyu süzüp tekrar kaynatın.

Kaynayan suya kuskusları katıp ortadan az ateşte pişmeye bırakın.

(Kuskuslar pişmemiş ama suyu bitmişse tekrar sıcak su ekleyebilirsiniz.)

Tavada zeytinyağını hafifçe kızdırıp pişen kuskusları ekleyin.

Bir iki dakika çevriştirip zeytinyağını yedirdiğiniz kuskus pilavını dinlenmeye bırakın.



Muhammara İçin

Malzemeler:

  • 2 büyük paprika
  • Bir diş sarımsak
  • Bir orta boy kuru soğan
  • Bir çay bardağı ceviz
  • İki yemek kaşığı biber salçası
  • Bir dilim kızarmış ekmek
  • 1 çay kaşığı kimyon
  • 1 yemek kaşığı yoğurt
  • 3 yemek kaşığı limon suyu
  • 1 yemek kaşığı nar ekşisi
  • Bir tutam tuz
  • 2 yemek kaşığı zeytinyağı


Paprikaları közleyip bir kesekağıdının arasında bekletin. (Bu işlemle soymanız kolaylaşacak.)

Kabuklarını soyup tohumlarını ayıkladığınız biberleri iri parçalar halinde doğrayıp mutfak robotuna atın.

Kalan malzemenin hepsini de ekleyip robotu çalıştırın.

Muhamamaranız hazırdır.

Yanında lavaşları üçgen şeklinde doğrayıp, zeytinyağı ilavesiyle fırında kurutarak elde ettiğiniz cipslerle servis yapın.




23 Nisan 2011 Cumartesi

Tennuri Çorbası




Maggi Yarışması için yaptığım üç tarif gelecek sırayla. Gaziantep'ten leziz bir çorba: tennuri çorbası. Kıyma ile hazırlanan çorbayı et ile yaptım, balkabağı, pestil,kurutulmuş patlıcan ve biberler de benim ilavem. Doyurucu, besleyici çorba için;

Malzemeler:

  • 150 gr kemiksiz koyun eti
  • 2 adet orta boy kuru soğan
  • 1/2 yemek kaşığı biber salçası
  • 1 yemek kaşığı domates salçası
  • 2 yemek kaşığı zeytinyağ
  • 1/2 yemek kaşığı un
  • 4x4 cm boyutunda ekşi erik pestili
  • 11 su bardağı su
  • 1 ince dilim balkabağı
  • 1 adet orta boy havuç
  • 1 su bardağı kırmızı mercimek
  • 1 su bardağı haşlanmış nohut
  • 2 adet kurutulmuş dolmalık biber
  • 2 adet kurutulmuş dolmalık patlıcan
  • Tuz, beyaz biber


Hazırlama:


Düdüklü tencereyi ocağa koyup ısıtın.

Isınan tencereye zeytinyağı ekleyip yağın kızmasını bekleyin.

Kızgın yağa kuşbaşı doğranmış etleri ekleyip, etler kabuk bağlayıp rengi değişene kadar kavurun.

Ocağın altını orta ısıya ayarlayın, irice piyazlık doğranmış kuru soğanları ekleyip sararana kadar kavurun.

Soğanlar sararınca salçasını ekleyip tekrar kavurun.

Son olarak ununu ekleyip kokusu çıkana kadar karıştırın.

Sıcak suyu, yıkanmış kırmızı mercimekleri, küçük parçalara bölüp ılık suda beklettiğiniz ekşi pestili ekleyin.

Düdüklü tencerede buharı çıktıktan sonra yirmi beş dakika pişirin.

Bu süre sonunda tencerenin kapağını açıp, kurutulmuş biber ve patlıcanları, haşlanmış nohutları, tuzunu, beyaz karabiberini, jülyen doğradığınız havuç ve balkabaklarını ekleyip tekrar pişmeye bırakın.

Buharı çıktıktan sonra üç dört dakika daha pişireceğiniz çorbanız servise hazırdır.

Dilerseniz tereyağında nane ve pulbiber yakıp üzerine gezdirerek sevis yapabilirsiniz.

Afiyet olsun.


19 Nisan 2011 Salı

Balık Köftesi



Turunçgil ailesinin sarı ve ekşi üyesi limon pastaya, keke, sütlü tatlıya, kurabiyeye, pilava, makarnaya, et yemeğine, tavuğa, dondurmaya, parfeye, reçele, mayoneze, şerbete, deniz ürünlerine, çaya, çorbaya, salataya... Girmediği yer yok sanki. Kendinden önce nar ekşisi, turunç ekşisi, sumak ekşisi, koruk kullanılırken, ulaşılma kolaylığından olsa gerek, ekşi arayınca ilk akla gelen. Öylece meyve gibi yiyeni de var, yok ben yiyemem. Ama yaz sıcağında naneli ferah bir limonataya hayır demem!

İlk çıkış noktası bilinemeyen limonun Güney Asya kökenli olduğu sanılıyor. Güney Asya'dan Çin, Arabistan ve Roma'ya kadar vardığı, daha sonra bütün dünyaya yayıldığı biliniyor. Kuzey Avrupa ve İngiltere limonla ancak OrtaÇağ'da tanışır. Soylular Haçlı Seferleri ile tanıştıkları az bulunur bu meyveye sofralarında yer açarlar. On iki ay yeşil kalan ağacının güzelliğine hayran kalırlar ve her soylunun evinde bir limon ağacı şartı doğar. Soğuk iklime dayanıksız bu ağaçları sıcak tutmak için çaba gösterirler.

Şifa deposu limon yüzyıllardır sağlığımıza hizmet etmekte. Uzun deniz yolculuklarında iskorpit hastalığından korunabilmek amacıyla denizcilerin yanlarına çok miktarda limon aldığını görürüz. Soğuk algınlığından tutun da, mide bulantısına, cilt güzelliğine kadar her derde derman limonu tarifini verdiğim balık köftesine ılıkken sıkın mutlaka.


Malzemeler:

  • Bir balık fileto ( çipura, uskumru, palamut, kefal olabilir)
  • Bir orta boy kuru soğan
  • Bir orta boy patates
  • 2 yemek kaşığı çam fıstığı
  • 2 yemek kaşığı kuş üzümü
  • 1 yumurta
  • 1 çay kaşığı yenibahar
  • 1/2 çay kaşığı toz şeker
  • Tuz, karabiber
  • Pane için galeta unu
  • Kızartmak için sıvıyağ

Hazırlama:

Bir çupranın filetosunu kurusoğanla birlikte az suda haşlayın.

Didiklediğiniz balığa, haşlanmış soğanın rendesini ekleyin.

Haşlanmış patatesi de rendeleyin, yıkanmış doğranmış maydonozu, fıstıkları, ıslatılıp yumuşatılmış kuş üzümlerini, yumurtayı, baharatları, toz şekeri ekleyip güzelce yoğurun.

Katı geldiyse yumurta, cıvık olduysa galeta unu ekleyebilirsiniz.

İyice yoğurduğunuz harçtan köfteler yapın, galeta ununda yuvarlayıp, her tarafını kaplayın.

Kızgın sıvıyağda, yakmadan dikkatlice kızartıp ılıkken limonla servis yapın.



15 Nisan 2011 Cuma

En Güzelinden



Küçüğüm kuzukulağını çok seviyor. Pazardan en çok onun için alınıyor kuzukulağı. - Gerçi küçükken bizim dağda bayırda topladığımız kuzukulakları, katır tırnakları daha küçük ve daha yoğun ekşi oranına sahiptiler ama; ne bulursak onunla yetiniyoruz artık.- Ekşiye ve otlara dayanamaz: tere, roka, kuzukulağı. Maydonozun ayıkladığım saplarını alır kaçırır minikliğinden beri. Anası onu içinde taşırken ot takımından bir tek semizotu yiyebilmişti, o da son aylarda. Sade serumla beslenip, son bir iki ay ekmek arası semizotu, biraz balık, biraz da yoğurt yiyebilmiştim desem yalan olmaz hani.

Görüldüğü üzere salatada kuzukulağı hakim, yanına marulun göbeği, cherry domates, koyun peyniri, zeytin yoldaş olmuş. Sosuna portakal suyu ve minik tıraşladığım bir parça zencefil koymuşum zeytinyağı ile.

Zeytinyağının hası ile. Dedim ki Delfina'ma:

-Kökenim Ankara'dır. Zeytinyağından anlamam. Tereyağ dersen koy önüme çeşit çeşit, seçeyim içlerinden en güzelini. Ama zeytinyağından anlamam. Buna karşın her zeytinyağını da sevmem, sevmeyiz. Market raflarından hiç satın almam. O motor yağı kokusu ve acı tadı içimi bayar. Bulup sevdiğim yağın aynısını da bir daha bulmakta zorlanıyorum.

Delfiş'im yolladı babacığının has zeytinyağını. Sormayın, çiçek kokulu, hem yemekte, hem salatada, kahvaltıda doya doya yiyoruz. Hele anneciğinin elleriyle hazırladığı yağlı zeytinlere doyum olmuyor. Ben her istediğimde aynı kalitede, aynı tatta zeytinyağımı bulabilme lüksüne kavuştum böylece. Siz de aynı kalite ve lezzete ulaşmak isterseniz işte adres.


13 Nisan 2011 Çarşamba

Portakal Soslu Avokado Salatası




Malzemeler:

  • 1 adet marul
  • 1 bağ roka
  • 2 diş sarımsak
  • 4-5 adet yeşil soğan
  • 1 adet olgun avokado
  • Küçük bir kase siyah zeytin
  • 1 büyük portakal
  • 1 çimdik toz şeker
  • Zeytinyağı
  • Tuz

Hazırlama:

Yıkanmış yeşil sebzeleri elinizle irice koparıp salata kasesine yerleştirin.

Avokaoyu soyup, çekirdeğini çıkarıp, dilimleyin, salatanın üzerine yerleştirin.

Çekirdeklerini çıkardığınız zeytinleri de doğrayıp, serpiştirin.

Portakal suyu, incecik doğranmış sarımsak, toz şeker, tuz ve zeytinyağı ile sosu hazırlayıp salatanın üzerine dökün.

Afiyetle...

11 Nisan 2011 Pazartesi

Portakallı, Fındıklı, Çikolatalı Cookie





Bu mis kokulu kukiler yapılalı haftalar oluyor. Kurabiye kavanozunun dibinde kalan bir tanesi bayatlamamış bile. Kavanozdaki koku hala duruyor. Şuradaki hindistancevizli kurabiye temel alınarak; damla çikolata, kakao ve portakal kabuğu rendesi ilavesi ile yapılmıştı. Sosunda portakal suyu bulunan iki salata örneği sunup kapatacağım portakal konusunu, söz! Sıkılmadınız umarım?


9 Nisan 2011 Cumartesi

Zencefilli Elma Kompostosu




Portakalı kompostoya katarım demiştim. İşte örneği, bu sefer sadece kabuğunu katmışım. Hazırlarken defterime düştüğüm notlar şöyle: 3 lt suya 2 su bardağı toz şeker at kaynasın. Kaynayan suya 8 adet orta boy elmayı doğra. Baş parmak büyüklüğünde kabuğunu soyduğun taze zencefili, büyükçe bir portakalın kabuğunu dilimleyip at suya. 3-4 dakika kaynat, elmalar parçalanmadan kevgirle bütün taneleri al. Ağzı açık olarak kaynattığın kompostoya elmaları ve portakal kabuklarını ekle tekrar, soğuyunca servis yap.

Size hatasız anlatabilmek adına yazarım defterime, sırası geldiğinde yazıya dökerim. Bu kez olduğu gibi aktarıyorum. Tadını, denerseniz aktarmış olacağım. Pişirdikten sonra doldurun bir sürahiye, bolca taze nane yaprakları atın içine. Havalar öyle sıcak olmasa da iyi gelecektir bu ferahlık. Siz yapın, içtikçe beni anın olur mu?

Mutlu bir hafta sonu geçirmeniz dileğiyle...



7 Nisan 2011 Perşembe

Portakallı Tart



Turunç, portakal, limon, greyfurt, mandalina, ağaçkavunu, misket limonu, bergamut. Turunçgil ailesinin güzel renkli, ferah meyveleri. Portakala benzeyen, suyu acımtırak olan turunç bu ailenin anasıdır. Narenç, yerel söyleyişle narınç da denen turunç meyvesinden üretildiğinden bu aileye turunçgil ailesi, narenciye isimleri verilmiş.

Turunçgillerin anavatanı konusunda bitki bilimciler bir anlaşmaya varamamışlar. Çin, Hindistan, Malezya farketmiyor, doğudan batıya yolculuğunda farklı isimlerle anılmışlar. Eski bir Malaya efsanesine göre, obur bir fil, o kadar çok portakal yemiş ki, sonunda çatlayıp ölmüş portakal ağaçlarının dibinde. Bunu gören insanlar '' naga ranga '' demişler. Bu sözcük Sanskritçe '' fil için ölümcül hazımsızlık'' anlamına geliyormuş. Daha sonraları sözcük değişerek batıda orange, bizde narenciye sözcüklerine kök olmuş.

Portakal, Ortaçağ Avrupa'sında daha çok soyluların sofralarında bulunurmuş. Pahalı otları, baharatları getirmeye zenginlerin gücü yetermiş. Portakal bahçeleri masallarda anlatılırken, yıllar sonra İtalya, Fransa, Portekiz ve İspanya'da görebilmek mümkün olmuş. Bugün portakal bahçeleriyle bezeli İtalya'da yapılan portakal festivali yıllardır ilgi çekiyor. Ortaçağ kıyafetleri giymiş insanlar, birbirlerine portakal fırlatıyorlar.

Ilıman iklim isteyen portakalın bugün dünyada en büyük üreticisi Brezilya iken, Amerika, Hindistan, Meksika ve İspanya gibi ülkeler diğer önemli üreticilerdir. Ülkemizde Akdeniz ve Ege kıyılarında yapılan portakal üretiminin % 8O'i Antalya 'da yapılmaktadır.

Pazar esnafının dilinden duyarız isimlerini: Washington, yafa, Valencia, Finike, kan portakalı...
Alt kısmı göbekli, çekirdeksiz, tatlı mı tatlı Washington portakalı, İsrail kökenli etli ve sulu, aroması yoğun yafa, İspanya menşeli, lezzetli, kaliteli, kabuk rengi sarıya çalan Valencia, ince kabuklu, çekirdekli, sulu ve California Üniversitesi'nden birincilik ödülü almış Finike portakalı, içi koyu kırmızı, ekşi kan portakalı.

Pırıl pırıl, sıcak sarı rengi ile tatlı, sulu portakallar kış boyu eksik olmaz pazar dönüşü çantalarımızdan. C vitamini yönünden zengin olduğu için hastalıklara karşı koruyucudur, şifa niyetine tüketiriz. Kahvaltıya suyunu sıkarız, kabuğunu soyar yeriz. Uzun kış akşamlarında sohbeti tatlandırsın diye. Suyunu sade içebileceğimiz gibi alkollü veya alkolsüz kokteyllerde sık kullanır, likör yaparız. Kabuğu parfüm sanayiinde, pastacılık sektöründe kullanılır. Pasta, tatlı, şekerleme, reçel yaparız, ben kompostolara da eklerim. Reçeli, kabuğuyla da olur, içiyle de. Av etleriyle de kullanabilirsiniz, pilava da katabilirsiniz. Kek, kurabiye, tart, parfe, sorbe, muss yapabilir; irmik helvasına katabilir, peltesiyle bir tartı, pastayı ya da muhallebiyi güzelleştirebilirsiniz. Portakal suyuyla kerevizden, yerelmasına zeytinyağlıları pişirebilir, irice bir barbun balığını marine ettiğinizde lezzetine doyamazsınız.

İşte portakallar bitmeden yapabileceğiniz nefis portakallı tart:

Malzemeler:

Tart İçin:

  • 275 gr un
  • 2 yumurta sarısı
  • 125 gr tereyağ
  • 1OOgr pudra şekeri
  • 1/2 çay kaşığı şekerli vanilin

Krema İçin:

  • 500 ml süt
  • 2 yumurta sarısı
  • 60 gr un
  • 50 gr tereyağ
  • 1/2 çay kaşığı şekerli vanilin
  • 2 Türk Kahvesi fincanı toz şeker

Üstü İçin:

  • Portakal
  • 1,5 paket şeffaf tart jölesi

Hazırlama:

Tart taban için verilmiş malzemelerle hamuru yoğurun.

Hafif unlu tezgahta açıp, 24 cm çapında yağlanmış tart kalıbına yayın.

Üzerini streç filmle kapayıp, buzdolabında bir saat dinlendirin.

Bir saaat sonunda dolaptan çıkardığınız hamurun üzerini açıp alüminyum folyo serin.

Folyoyu bütün yüzeye yayıp, kenarlarına bastırın, üzerine bolca nohut, fasülye gibi bir bakliyat serip önceden ısıtılmış 180 derec fırına verin.

25 dakika sonunda fırından çıkarıp, folyo ve bakliyatları alın.

Varsa hamurun kabaran yerlerini çatalla delip, tekrar fırına verin, sekiz dakika daha pişirin.

Kreması için toz şeker ve unu tencereye koyun.

Soğuk süt ve yumurta sarılarını ekleip, topaksız olmasına dikkat ederekortadan az ateşte karıştırarak pişirin.

Koyu bir kıvama gelip fokurdadığında altını kapatın, tereyağ ve vanilini ekleyin.

Karıştırarak ılıttığınız kremayı tartın içine yayın.

Kabuklarını soyup lira lira dilimlediğiniz portakalları kremanın üzerine dizin.

Tart jölesini üzerindeki tarife göre hazırlayıp, ortadan dışa doğru olmak üzere yayın.

Buzdolabında dinlendirdiğiniz tarı soğuk soğuk servis yapın.



4 Nisan 2011 Pazartesi

Baklava Yufkasıyla Pastırmalı, Ispanaklı Rulo Börek




Görüntü iştah açıcı değil mi? Dil peyniri, ıspanak ve pastırma var içinde. Baklava yufkasıyla yapıldı. İlk denememde soğanlı, kıymalı ve bol karabiberli bir içle yapmıştım. Sonuç çıtır börekler, yanında çay varsa hele gelsin keyif. Ama yok ben sevmedim. Belki de kullandığım markadan kaynaklandı. Ağzıma gelen baskın nişasta tadından hoşlanmadım. Söyleyin bakalım, başka bir markanın baklava yufkası ile tekrar denemeye değer mi? Yoksa boşver otur kendin aç mı dersiniz?



Bu arada sevgili Pelin'e ulaşamıyorum kaç gündür. Yine Çin yönetiminin azizliğine mi uğradı bilinmez, sayfası açılmıyor, buradan bir kuş uçurayım dedim.

2 Nisan 2011 Cumartesi

Tuz Biber Dergisi Nisan Sayısı Yayında





Bu sayıyla ikinci yaşını kutlayan dergimiz yine dolu dolu. Bir tık uzakta.

LinkWithin

Blog Widget by LinkWithin